Özgür Düşünmek
Birçok şey kutsal sayılır, kutsal kabul edilir ve bu kabuller insandan insana, düşünceden düşünceye farklılıklar gösterir. Tüm bu yakıştırmaları biz yaparız, bizim değerlerimiz, bizim değerlendirmelerimizdir yani beynimizin bir ürünüdür, kuşkusuz girdilere göre çıktı alıyoruz; ne tür ortamda yaşayıp ne tür eğitim öğretim, ne tür kültür ve bilgiyle beynimizi beslemişsek beynimiz de ona göre sonuç veriyor. Bana göre kutsal olan yaşamdır hayatın kendisidir ama hayat da dâhil hiçbir şeyin varlık olarak kendine özgü özel bir anlamı yoktur, her şeye taşıdığı anlamları biz veririz.
Bütün bunları insan beyni oluşturur; ben, biz dediğimiz şeyler, tüm bu düşünceler, kavramlar, hayaller, planlar, sesler, renkler, şekiller, duyular, duygular hepsini oluşturan beynimizdir, her şey ve hepimiz beynimizin kurgusuyuz. Beyni olmayan canlılar örneğin; ağaçlar, bitkiler yani botanik âlemi onlar nasıl algılar veya algılıyor mu? Onlar nasıl duyumlar ve kurgular mı? Bunları bilmiyoruz ama bizim gibi olmadığını sanıyoruz. Bizim dışımızdaki diğer hayvanlar da farklı duyumsayıp algılarlar fakat şu bir gerçektir ki tüm canlılar öğrenir, tek hücreli canlılar mikroplar da dâhil bütün canlılar öğrenir çünkü yaşamını sürdürebilmek için öğrenmek gerekiyor; deneyimleri, bilgileri yani dışarıdan alınan her türlü sinyali, işareti değerlendirmesi öğrenmesi gerekiyor yaşamını sürdürmesinin temel kuralı budur.
Beyni ve sinir sistemi olmayan canlılar nasıl öğreniyor ve bunları nereye nasıl kayıt yapıyor? Genlere mi? Birçok canlı gene birçok temel bilgiyle doğuyor; örneğin bebeklerin dudağına parmağınızı değdiriniz bebek emmeye çalışır, civcivler buldukları her şeyi gagalar bunun gibi sayısız örnek vardır. Tüm bunları içgüdü diye adlandırıp geçeriz ama bu kayıtlar nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar sürede yapılıyor ve gelecek kuşağa aktarılıyor bu işlemler nasıl oluyor bilmiyoruz.
Konuya başka bir açıdan bakarsak tüm canlılar öğreniyor da acaba atomlar, atom altı parçacıklar da deneyimleyip öğreniyor mu? Belki çoğunuza hatta hemen hepinize böyle bir soru çok saçma, abesle iştigal gibi gelebilir; onlar canlı mı ki deneyimleyip öğrensin bu soruya çocuklar bile güler diyebilirsiniz ama unutmayın canlı denileni de onlar oluşturuyor, her şey onlardan oluşuyor ve ayrıca merak edip sorgulamazsak, düşüncelerimizi özgür bırakmazsak yeni şeyler bulamayız, yeni bilgilere ulaşamayız bunu da hiç unutmamalıyız.
Öğrenmek yaşamın temel kuralı ama öğrenmeyi sağlayan, bilmeyi sağlayan meraktır, sorgulamadır, özgür düşüncedir. Düşünceleri herhangi bir şeyle şartlandırmak özgür düşüncenin önündeki en büyük engeldir. Özgür düşünceyi kısıtlayan din de olabilir, gelenek görenek de olabilir, ideoloji de olabilir, çok şey olabilir, tutuculuk ve kısıtlama bilim adına da yapılabilir ama düşünceleri herhangi bir şeyle sınırlandırmamak, herhangi bir şeyle şartlandırmamak temel anlayış olmalıdır; hiçbir şeyi tabu saymadan kutsaldır dokunma demeden eleştirel akılla bakabilmeliyiz. Kendinizi kendinizde tutsak etmeyin özgürleşmeye kendinizden yani düşüncelerinizden başlayın, önce kendinizi özgürleştirin.
Her şey eleştirilebilir ve her şey sorgulanmalıdır ve de her şey size bağlı ya özgür olacaksınız ya da kendinizde tutsak kalacaksınız, tercih sizin. Asım Beşikci
Katıldığım güzel bir açıklama. Bilimsel düşünce de sorgulayıcı, bir önyargı olmadan özgürce düşünmeyi gerektirir.
Çok teşekkürler saygıdeğer Beşikçi..Gerçekten düşünmemiz gereken,sorgulamamız gereken bilgiler..Sevgilerimle…