Geleceğe İlişkin

Geleceğe İlişkin

Yaklaşık 2 milyon yıl önceden primatlardan başlayan öykümüz, homo sapiensi yani bizleri evirerek ve de evirip çevirerek bugüne getirdi. 4,5 milyar yaşı olan dünyamızda da ilk canlılar yaklaşık 4 milyar yıl önce oluştu ve o günden bugüne dek yeryüzünde canlılar var oldular. Değişerek, dönüşerek, yok olarak, var olarak, yeni biçimlerde çoğalarak, sayısız türlere ayrılarak varlıklarını sürdürmektedirler, ama içlerinden bir tür yani bizim türümüz öne çıkıyor ve doğanın parçası değil, doğanın efendisi olmaya çalışıyor. Başka bir benzetme yaparsak türümüz artık doğanın kanser hücresidir ve doğayı öldürürken kendi ölümünü de oluşturuyor.
Avcı toplayıcı topluluklardan, ilkel komünal sistemlerden başlayıp günümüzdeki devletlere ve kârdan başka bir amacı olmayan kapitalist sistemin egemen olduğu bir dünyaya geldik. İnsanoğlunu doğanın kanser hücresi durumuna getiren de işte bu emperyalist kapitalist sistemdir. Eskinin kölelik düzeninin yerini allanıp pullanmış çağdaş kölelik sistemi almıştır. Kârdan başka hiçbir şeyi önemsemeyen yeni tiranlar her ne kadar birbirleriyle rekabet etseler de artık dünyayı paylaşmışlardır.
Doğanın katlinin dışında canlıları bekleyen bir başka tehlike daha vardır. 14 eylül 2020 tarihli Geleceğe Bakış başlıklı yazımda (asimbesikci.com adresimden yeniden okuyabilirsiniz) teknolojiyi elinde bulunduranların, günümüzün egemenleri olanların homo sapiens’n yerine yarı robot yarı canlı cyborg’ları kullanacağını ve insan ırkını köle yapmaya bile gerek görmeden yok edeceğini yazmıştım. Bugün belirteceğim başka bir tehlike ise genleri önceden projelendirilmiş canlı türleri oluşturmaktır. Bunu mümkün kılacak olan da gen makası crıspr- cas9 denilen yöntemdir. Bu yöntemin temelini her şeyi öğrendiğimiz gibi gene doğadan öğrendik. Bu kez öğretmenimiz bakterilerdi ezeli düşmanları virüslerden bu yöntemle korunuyorlardı onlar da milyarlarca yıllık var olma savaşımında elde ettikleri bilgi birikimiyle öğrenmişlerdi yani zorunlu yöne evrim. Şimdi bu gen makasıyla genlerin istenilen bölümünü kesip çıkartabiliyor veya başka bir yere ekleyebiliyoruz. Ayrıca başka tür bir canlının genlerinden istenilen bir parçayı başka bir canlının genlerine ekleyebilirsiniz, bunu her türlü canlıya uygulayabilirsiniz. Aslında bu teknolojinin çok yararı var; genetik hastalıkları ortadan kaldırıyorsunuz, hatalı genleri onarıp düzeltiyorsunuz. Ancak kötü amaçlı insanlar bu teknoloji ile yapay evrimler, evrim yönlendirmeleri ve de hibrit canlılar oluşturabilirler, böyle bir tehlike vardır. Bugün dünyaya egemen olan bu emperyalist kapitalist sistemde kendilerini dünyanın efendisi sayan bir avuç azınlık bu teknoloji ile kârları için hibrit canlılar oluşturabilirler, yakın gelecekte bu olasılık vardır. Daha değişik bir örnek verelim; ülkemizde Kaz dağlarında, Artvin’de, Rize’de ve de diğer yerlerde doğa katliamları yapılıyor, doğal dengeler bozuluyor, canlıların yaşayacağı ortamlar ve canlı türleri yok ediliyor. Ne için? Kâr için, daha çok kâr için. Rant uğruna kentler beton yığınına dönüştürülüyor, köyler yok edilip her şey paraya tahvil ediliyor.
Eğer dünyanın sistemini bütün insanlığa hizmet edecek biçime dönüştüremezsek, eğer bilgi ve teknolojiyi daha fazla kâr için değil, bütün insanlığa hizmet ve bütün doğayı korumak için kullanamazsak yukarıda belirtilen mitolojik canavarlar gibi hibrit canlılar üretilmesi olasılığı vardır ve bu da bilinsin istedim.
Unutmayalım ki en büyük zenginlik yetişmiş insan kaynağıdır ve insanın da en önemli özelliği doğanın bir parçası olduğunun, toplumun çıkarının kendisinin de çıkarı olduğunun bilincinde olmasıdır. Sevgilerimle Asım Beşikci

Yazar Hakkında

Asım Beşikci

1 Comment

  • Şenol Taban on 2 Mayıs 2021

    Hocam yazılarınızı keyifle okuyorum. Aklınıza ve kalbinize sağlık.

Leave a Reply to Şenol Taban

Cancel reply