Önce Kendinden Başla

Önce Kendinden Başla

İnsanlık doğa karşısında öğrendiklerini, deneyimlerini daha önceleri sözlü olarak gelecek kuşaklarına iletirken sonra yazının bulunması ile bunu yazılı duruma getirmiş ve daha sonra da bu bilgi iletimi ve öğretim işini okul denilen kurumları oluşturarak bu okullarda yapmıştır. Günümüzde de hepimiz bu tür okullarda öğrenim görüp bu bilgileri öğrendik veya öğrenmeye çalıştık. Okullarda öğretilmeye çalışılan bilgileri, insanlığın bilgi birikimlerini neden öğreniyoruz? Yaşamda uygulamak için ve bu bilgileri daha geliştirip büyütmek varsa yanlış olanları onların yerine daha doğru olanını koymak için. Kuşkusuz bu son belirttiğimi de o konuda yetkin olan bilim insanları tarafından yapılır.

Matematik öğreniriz ve bu öğrendiğimizi en basit biçimde bile uygularız alışverişte hesap yaparız, geometri öğreniriz evimize aldığımız bir eşyayı yerleştirmek için kapladığı alanı veya hacmi hesaplarız. Çiftçilik yaparız tarlamızın ölçümünü, ürettiğimiz ürünü veya verimini, karını zararını hesaplarız. Yani okullarda öğrendiğimiz bilgileri uygularız, çünkü zaten o bilgileri yaşamımıza uygulayalım diye öğreniriz. Felsefe, mantık okuruz hatta din dersinde bile aslında öğretilen veya öğretilmesi gereken iyi ahlaklı, dürüst ve namuslu olmak gibi kavramlardır ama işte bu tür kavramların uygulanmasında toplumumuzun önemli bir kısmı sorunlu davranır. Bunun gibi mühendislik bilimlerinde öğretilen bilgilerin, deneyimlerin uygulanmasında da toplumumuzun büyük bir kısmı tıpkı ahlak ve dürüstlük konusunda olduğu gibi sorumsuz yani sorunlu davranmaktadır, bu durum ülkemiz insanının büyük çoğunluğunda yoğun bir biçimde vardır.

Her şeyi doğadan öğreniyoruz, bütün bilgilerin kaynağı doğadır ve öğrenmek için de gözlem yaparız, deney yaparız, bilgileri paylaşırız bunların sonucunda da bir kuram elde ederiz. Biz doğanın yasalarını değiştirme gücünde değiliz, bunun olanağı yok, biz ancak onları öğrenip bu öğrendiklerimize göre yani doğanın yasalarına, kurallarına göre yaşamımızı düzenlemeye çalışabiliriz. Yapabileceğimiz budur.

Akarsuların, denizlerin de kendine özgü kuralları yasaları vardır ve milyarlarca seneden beri oluşa gelen bu doğa kurallarından öğrenmemiz gereken; akarsu yataklarında yerleşim yapılmamasıdır. Akarsuların kendine özgü yasaları vardır; bunları inşaat mühendisliğinde hidrolik, akarsuların hidroliği gibi derslerinde öğretilir ve gene inşaat mühendisliği akarsuların debilerini, taşkın durumlarında çıktığı yükseklikleri gözlemleyip tarihsel geçmişlerini de göz önüne alıp hesaplar. Bilmemiz gereken temel bilgi; biz bu suların akışını, taşkınlaşmasını değiştiremeyiz, durduramayız ama bunu bilerek neler yapabilirizdir. En basit kural akarsu yataklarında yapılaşma, yerleşim yapılmamasıdır. Uyguladık mı? Hayır, çünkü daha önce de belirttiğim gibi insanlarımız okullarda öğrendiklerini uygulamak için değil yalnızca eline bir diploma almak için öğreniyor. Dürüstlüğü, iyi ahlakı, adaletli davranmayı kendinde değil yalnızca başkalarında arıyor.

Ne diyor atalarımız; ördek öten sazlık biten yerde yerleşme. Keklik öten kekik biten yere yerleş. Bu deyim toplumsal bir deneyimin sonucudur, ancak bizim toplumumuz ne yazık ki öğrenme özürlüdür.

Birçok deprem yaşamımıza karşın toplum olarak bu tür büyük depremlerin ilk birkaç yılı konuşulur, yazılır, tartışılır sonra her şey eski tas eski hamama dönüşür.

Tarım arazileri tarım için önemli yerlerdir, yerleşime açılmamalıdır açılıyor. Fay kırıklarının, hatlarının yakınlarında olan yerleşim yerlerinde konutlar, yapılar buna göre tasarlanıp inşa edilmelidir, ama öyle yapılmıyor sorumlu kim? Hepimiz; uygun proje yapmayan projeci, zemin ile ilgili düzgün doğru rapor vermeyen mühendis, uygun proje olsa da bunu uygulamayan müteahhit, olması gereken dayanımda beton imal etmeyen imalatçı, kontrol etmeyen mühendis, ruhsat veren ve verdiği ruhsatı denetlemeyen belediye, kent planlamalarını ranta değil bilime göre yapmayan, imar afları çıkartan ve bu kadar doğal afetlere karşı önlem almayan, olmayan devlet kurumları ve hükümetler. Herkes ama herkes birbirine bağlı olarak sorumludur.

Ne demiştik eğitim öğretim kurumlarında öğretilenleri, öğrendiklerimizi yaşamda uygulamak için değil sınavlarda yazıp diploma almak için öğrendik. Ahlaklı, namuslu, dürüst olmayı, emeğe değer vermeyi, erdemi, saygıyı, sevgiyi hep başkalarında aradık ve başkalarından bekledik. Bu bakış açısını artık değiştirmeliyiz başka bir yol yok. “Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız -Annibal” , ya da doğanın bu doğal olaylarını felâketlere dönüştürmeye, toplu ölümlere devam edeceğiz. Çözümü hemen hemen çoğumuz biliyoruz. O zaman yalnızca şunu diyorum; önce kendinden başla. Asım Beşikci

Yazar Hakkında

Asım Beşikci

Yorum yok

Cevaplayın