Yeni Bir Yol Bulmalıyız
Canlılığa adım attığımız, yaşama başladığımız ilk ortam, bizi koruyan ve biçimlendiren ilk yuvamız annemizin rahmidir. Daha sonra sırasıyla ailemiz, mahallemiz, kentimiz, ülkemiz, anakaramız, ve de en sonunda büyük evimiz gezegenimiz dünyadır.
İlk insanlardan (hominidlerden) bugüne kadar hep toplu olarak var olduk. Tek hücreliden çok hücreliğe geçiş de yaşamda kalmayı kolaylaştırmak içindir, yani evrimsel bir zorunluluktur, bunu başaramayanlar yok oldular, bunu tek hücreli olarak başaranlar da çok hücreli olarak başaranlar da günümüze kadar geldiler.
Topluluk olarak yaşamak hayatta kalmamızı türümüzün devamını sağladı. Bu topluluk en fazla 150 kişi olabiliyordu. Toplu olarak yaşayan türümüz daha sonra klan, kabile gibi daha üst toplulukları oluşturarak bu topluluklara ilişkin aidiyet duygularını da içselleştirdi ve bu duygular süre geldi. Ancak bu kabilecilik duygusu daha sonra gözü dönmüş kör milliyetçiliğe, ırkçılığa kadar dönüştü ve bu durum insanlığa büyük zararlar verdi ve veriyor da. Bunun için artık bu duyguları en geniş anlamda dünyalı olmaya, gezegenimize mensubiyete genişletmeliyiz ve de yalnız insanlar için değil; gezegenimizdeki tüm canlıları kapsayacak biçime dönüştürmeliyiz, ancak bunlar tüm farklı kültürleri değerleri de muhafaza ederek tek bir şey de asimile olmadan, homojenleşmeden olmalıdır. Yabancı düşmanlıkları, ırkçılık giderekten silinebilir bu olanaklıdır, bunu başarabiliriz.
Dünyamızda egemen olan soyguncu sistemin oluşturduğu; eşitsizlikler açlığa, yoksulluğa, muhtaçlığa, savaşlara, düşmanlıklara, ayrışmalara kin ve nefret duygularına küresel göçlere neden olmaktadır. Göçmenleri suçlayacağımıza onları topraklarından, evlerinden, yerleri ve yurtlarından göç etmek zorunda bırakanları suçlamalıyız. Göç sonuçtur neden değil.
Dünyamızdaki bu egemen soyguncu sistem evimiz olan ki kaçacak sığınacak başka bir ev yok. Bu evimiz gezegenimizi de kârları uğruna cehenneme çevirmektedir; küresel ısınmaya neden olmakta biyoçeşitliliği yok etmektedir. Kullanılan kimyasallarla, plastik ve diğer atıklarla çevre kirliliği oluşturmakta sularda, karalarda, havada yaşam çeşitliliğini kuşların, balıkların, böceklerin bütün canlıların türlerini azaltmakta, gezegenimizin canlı yaşamını sona erdirmektedir. Yerin altındaki kaynakları kullanmak uğruna toprağın üstündeki, topraktaki yaşama alanları tahrip edilip yok olmaktadır. Milyarlarca yılda oluşan bu yaşam çeşitliliği son yüzyılda yok olmak durumunda kalmış ve büyük oranda da yok oluyordur. Bunu yapanlar bu durumu düzeltemezler, bu sistem bunu düzeltemez. Bu nedenle insanlık kendine yeni bir yol bulmak zorundadır; hak ve adaletin olduğu, kimseyi sömürmediği, kimsenin kimseyi ezmediği, muhtaçlığın açlığın yoksulluğun olmadığı yeni bir yol yeni bir sistem bulunmalıdır ve bulunacaktır. Evimiz gezegenimiz mahvolmadan çok geç olmadan bunu başarmalıyız. Ya başarıp devam edeceğiz ya da yok olacağız.
Asım Beşikci
Yorum yok