Yaşlanmak Ya Da Genç Kalmak

Yaşlanmak Ya Da Genç Kalmak

Dostlarım ve özellikle de kuşakdaşım olanlar:

Doğup yaşadığımız süreçte her yıl için bir yaş aldık bir yaş daha yaşlandık diyoruz. Yılların çok çabuk geçtiğinin ancak bu yaşlarda ayırdına vardık. Doğaldır ki bütün canlıların yaşadıkça hücrelerinin eski işlevlerini yapamadıklarını yaşlandıklarını görürüz. Bizim de hücrelerimiz aynı biçimde tıpkı otomobilimize benzer şekilde eskisi gibi çalışmayıp eskisi gibi iş göremiyordur. Ancak bizi biz yapan asıl unsur bilincimiz, aklımız, beyin fonksiyonlarımızdır. Onların işlevselliğine özen gösterirsek; hücrelerimiz eskisi gibi olmasa da daha az yaşlı oluruz ama daha bilge.

UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) belirttiği yaşlılık tanımı şöyledir:

Eğer bir insan; konfor alanının dışına çıkamıyorsa ( yani dar bir çevrede çerçevede yaşamını sürdürüyorsa), yeni şeyler öğrenmeyip şaşırmayıp merak etmiyorsa ve çok şeyler bildiğini sanıyorsa (yani bilmediğini bilmiyorsa) ve hâlâ daha geçmişte geçmiş anılarında kalıyorsa bu insan yaşlıdır.

İşte bütün sorun beynimizin işlevselliğini daha çok artırmaktır. Daha önceleri de yazdığım gibi beyin yinelemeler değil yenilemeler ister, beyin fiziksel olarak glikozla beslenir ama işlevselliğini nöronlarının bağlantıları oluşturur. Bunu çoğaltmak artırmak için de yeni bilgilere yeniliklere yeni yollara yeni şeylere gereksinimi vardır.

Yaşlanmak ya da genç kalmak sizin elinizde bunu sizin tercihiniz belirleyecektir. yaşam öğrenme sürecidir. Yaşlılar anılarını gençler hayallerini anlatır bu nedenle her zaman hâlâ daha anlatabileceğiniz hayalleriniz olsun.

Yazar Hakkında

Asım Beşikci

Yorum yok

Cevaplayın