Fetih
İnsanlığın tarihine baktığımızda temel olaylar göçler, işgaller, savaşlar, fetihlerdir. Yakın tarihteki tablo da özetle şöyledir; Kuzey Amerika kıtasının gerçek sahipleri Kızılderililerdir ama “uygar” kıta Avrupa’dan oraya göçenler Kuzey Amerika kıtasını işgal ettiler çünkü daha ileri teknolojiye ve ateşli silahlara sahiptiler ve oranın yerlilerini vahşi, kendilerini uygar ilan ederek o toprakların asıl sahiplerine soykırım uyguladılar, topraklarından attılar oysa vahşi olanlar işgalcilerdi, o toprakların gerçek sahibi olan Kızılderililer doğaya saygılı ve doğanın bir parçası olarak yaşıyorlardı gelen işgalciler doğayı da katlettiler. Benzer işgalleri İspanyollar, Portekizliler Orta Amerika ve Güney Amerika’da yapmışlardı.
Avrupalı işgalciler diğer tarafta Afrika’ya “uygarlık” götürmekle meşguldüler. Bu nasıl uygarlık ise Afrika’nın bütün zenginlikleri, bütün doğal kaynakları Avrupa’ya aktarıldı, insanları da zincirlenip köle olarak satıldı, geride kalan Afrikalılar da yokluk, yoksulluk, sefalet içinde eğitimsiz bırakıldılar ve işgal hâlâ sürmektedir. Tüm bunlar uygarlık ve demokrasi götürmek adına yapılıyor. İngiliz, Fransız işgalciler Hindistan’ı, Uzakdoğu’yu Çin’i de bir zamanlar ve uzun süre işgal altında tutup sömürdüler ve sömürgeci işgalciler yaptıklarının tam tersini anlatarak bizleri ve diğer halkları kandırdılar veya kandırmaya çalıştılar; yaptıkları filmlerle, yaydıkları haberlerle kendilerini iyi, uygar, demokrat; işgale uğrayanları da kötü, vahşi, uygarlık düşmanı olarak gösterdiler; anımsayınız, filmlerde sürekli Kızılderililer kötü, kovboylar iyi idi, Afrikalılar kötü Tarzan iyiydi. Yerel kültürleri, özgürlükleri yok edip asimilasyon uyguladılar ve kendi dillerini, kendi dinlerini, kendi kültürlerini dayattılar.
Bizler de farklı değildik tarihteki fetihlerimizle övünüp dururuz, fetih nedir? Fetih başkasının toprağını işgal etmek ve o toprağa yerleşik gerçek sahiplerinin ürettiklerine, ürünlerine el koymaktır. Bir düşünün bu iyi bir şey midir? Bunu hiç sorgulamıyoruz ve hatta biz başkaları gibi değildik, biz şöyle iyi davrandık, şöyle yaptık böyle yaptık diye bin bir türlü gerekçe üretip işgalciliğimizi şirin göstermeye çalışırız ki buna da çifte standart denilir. Kendine yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın tümcesi çok güzeldir ama sözde de kalmamalıdır.
Sömürgeci işgalci ülkeleri anlatırken işgal edilen ülkelerin zenginlikleri işgalci ülkeye götürülür derken bu zenginlikler işgalci ülkenin tüm halkına gitmez, yalnızca bir avuç egemene, hakim sınıfa, sermayedara gider, çünkü devleti onlar yönlendirir ve yönetirler, çünkü işgal onlar için yapılır. Günümüzde artık fiili işgaller pek fazla yapılmıyor, daha çağdaş versiyonu yani sermayenin, kapitalist tekellerin işgali vardır. Borç vererek, borçlandırarak, satın alarak işgaller yapılıyor. Sermayenin vatanı yoktur, vatanı olanlar yoksullaştırılan halklardır. İşgalciler bu işleri yerli işbirlikçileriyle birlikte gerçekleştirirler
Ve tüm bu yapılanlar yazılı, görsel her türlü yayınla çarpıtılır ve bu yalan bilgiler de bu yolla halkın bilinçaltına yerleştirilir, ama işgalci emperyalist devletlerde de namuslu bilim insanları, namuslu gazeteciler, aydın ve vicdanlı insanlar vardır. İşte yolumuz bu işlerin bilincinde olanların ve de sömürülen halkların birlikteliğinden geçiyor. Asım Beşikci
Yorum yok