Karanlık
Işığın ulaşmadığı yere karanlık denilir, çünkü ışığın olmadığı yeri göremeyiz; görme eyleminin, görme işinin oluşmasını sağlayan tek aktör ışıktır. Işık bilgi oluşturucudur, bilgi taşıyıcıdır; gökyüzüne baktığımızda, evreni gözlemlediğimizde elde ettiğimiz tüm bilgiler bize gelen ışık sayesinde elde edilir, o bilgiyi gelen ışıklar bize iletir.
Bilgilenmenin temel faktörlerinden biri hatta en önemli faktörü görmedir ve görme işi gözde başlar. Gözün evriminde tek hücreli ilk canlıların birinin hücre zarında bir mutasyon sonucu oluşan molekül değişikliği o noktayı ışığa duyarlı duruma getirdi ve gözün öyküsü o noktada başladı; ışığa duyarlı bir noktadan.
Görmek eylemi çok karmaşık işlemlerin bağlantıların sonucunda oluşur; ışığın göze girişinden başlar nöronların değişik yolları, bağlantıları ile beyinde sonuçlanır ve bugün bile bunların nasıl olduğunu bilemiyoruz. Görmenin amacı nesneleri tanımak, hareketlerimize yol göstericilik yapmaktır.
Işığın olmadığı yere karanlık diyoruz, ışık olmadığı için orayla ilgili bilgi edinemiyoruz. Karanlık sözcüğü kara sözcüğünden geliyor ve dilimizde kara sözcüğü yalnızca ışıksızlığı değil olumsuzluğu da belirtiyor; kara gün diyoruz yani kötü gün, Karadeniz ismindeki kara sözcüğü denizin renginin koyuluğundan değil fırtınaların oluşturduğu felaketlerden dolayıdır.
Karanlık ışıksızlıktır, ışıksızlık da görmenin olmadığı, bilginin iletilmediği durum demektir. İşte toplumsal aydınlanma da bilim sayesinde olur, bilimsel eğitim öğretimle olur. Bilimin olmadığı yer karanlıktır. Bilimsel bilgi ışığı temsil eder, bunun karşıtı durumda karanlığı yani cehaleti belirtir.
Karanlığın egemen olduğu toplumların geleceği de karanlık demektir ve o toplumlarda ne hak adalet yaşar ne de özgürlükler. Karanlığa karşı önce kendimizi ışığa kavuşturmalıyız ve karanlığa karşı ışık olmalıyız, yani yalnızca aydın değil aydınlatan da olmalıyız. Bilim ve bilgi ışıktır. Asım Beşikci
Yorum yok