Öğrenmeye Yeni Başladık
Sessizliğin ortasındayım; ağaçların, bitkilerin birbirleriyle konuştuğunu, fısıldaştıklarını biliyorum ama duymuyorum. Böcekler de selamlaşıp sohbet ediyorlar ama ben onları işitmiyorum, duyduğum yalnızca sessizlik. Hafif bir rüzgâr esintisi sessizliği kucağıma getiriyor ve sessizliğe bakıyorum ama onu görmüyorum, yalnızca düşünüyorum düşüncelerin de sesi yoktur bunu biliyorum, belki de öyle olduğunu sanıyorum. Sözcükler uçuşuyor düşüncelerimin içinde, düşünceler de beynimin içinde acaba içinde mi onu da bilmiyorum, ama düşünmeye de devam ediyorum. Sözcüklerle düşünüyorum tıpkı sözcüklerle konuştuğum gibi. Ağzım kapalı düşünürken, sözcükleri kullanırken sesim çıkmıyor ve sesimle ifade ettiğim, sesimle çıkarttığım sözcükleri şimdi sessizce sesim olmadan kullanıyorum, kafamın içinde dolaştırıyorum gibi fakat sözcükler olmasaydı nasıl düşünecektim, sözcüklerin yerini görsel semboller mi alacaktı? Görüntüyle mi düşünecektim? Düşünmeyi nasıl oluşturuyorum? Beynim ve ben ayrı şeyler miyiz ki şaşırıp kalıyorum.
Ben dediğimde ne ifade ediyorum? Bu tümcenin anlattığı ‘ben’ bende nasıl oluşuyor? Bilinç de öyle bunlar nasıl oluşuyorlar? Çok soyut bir şey gibi ama somutun ürettiği.
Sessizliğin ortasında sessizliğin sesini dinliyorum ve düşünmeye devam ediyorum; şu anda ben düşünürken beynimde neler oluyor ( eğer düşünce beynin ürünüyse şu anda beyin kendini düşünüyor ne kadar tuhaf bir durum) bunları nasıl oluşturuyor merak ediyorum. Baş aktör nöronlar, bütün bu işler nöronların marifeti okuduğum kitaplarda böyle yazıyor, yoksa nöronlarla oturup bu konuyu hiç konuşmadım ama bir nöronla konuşsaydım sanırım kendini bana şöyle anlatırdı:
Sizin hücreler, organlar arasındaki iletişimin çoğunu ben yaparım, ben sizin beyninizin en önemli hücresiyim ve yaklaşık 1,5 kg. olan yani vücudunuzun yaklaşık %2’si ağırlığında olan beyninizde 90-100 milyar kadarız gerçi kimse bizi saymadı zaten sayamaz da, biz de nüfus sayımı yapmadık ama siz gene de böyle kabul edin. Diğer hücrelerinize benzemeyiz, dendrit ve akson denilen uçlarımız dallanıp çatallaşmıştır, asıl iş işte birbirimizin aksonlarının dendritleriyle kurduğu bağlantılarla yaptığımız iştir.
Nöron hücreleri olarak bir tanemiz on bine yakın bağlantı kurabiliyor, bu demektir ki; beyninizde bir katrilyon bağlantı vardır ve her an o kadar işlem yapılabiliyordur. Biz bu bağlantıyı uçlarımızın birbiriyle temasında değil uçlarımızdaki sinaps denilen boşluklarda yaparız. İletişim yöntemimiz elektrokimyasaldır. Bu boşluklarda kuantum fiziğiyle iş görürüz; sürekli ateşlemelerle bilgi iletir bilgi alırız, gerçi ne iletip ne aldığımızı tek tek biz bilmeyiz, yalnızca işimizi yaparız diğer tüm hücrelerinizde olduğu gibi bu da bizim rutinimizdir tıpkı fabrikalarda otomasyondaki işçiler gibiyiz, bütünü bilmeyiz ama bütünün; parçaların toplamından daha büyük olduğunu duyduk. Karşınıza çıkan her yeni şeyin, hatta yürüdüğünüz her farklı yolun bağlantı sayımızı artırdığını bilin. Bağlantı her şeydir, hücre sayımız değil, bağlantı sayımız önemlidir, hücre sayısı önemli olsaydı; filin beyninde iki yüz elli milyar nöron var ama biz yüz milyar olmamıza rağmen sizi filden daha akıllı ve zeki yapıyoruz.
İşte sizin düşüncelerinizi, bilincinizi, ‘ben’ duygunuzu biz oluştururuz nasıl mı? Onu biz de bilmiyoruz ama uzun bir zamandır da birbirimizi öğrenmeye çalışıyoruz.
Diyerek sözünü bitirirdi. Son bir bilgi ileteyim yeni bir sinaps türü daha bulundu, bu yeni bulunan sinapslar sadece elektrokimyasal sinyal iletmiyor; hücre çekirdeğinin içine kadar gidip orada bir tetikleme, ateşleme yapıyor yani genetik üzerine etkileyici epigenetik düzenleme işlevi görüyor.
Demek ki her şeyi sinapslardaki ateşlemeler oluşturuyor; bu yazıyı yazmamı, sizin bunları okumanızı, düşünmemizi, öğrenmemizi kısacası böyle, ama bunlar, soyut şeyler nasıl oluşturuluyor, bilinç ve ‘ben’ kavramı nasıl oluyor? Benim tezim de; sinapslarda, beyinde kuantum parçacıkların dalga hareketi bunu sağlıyor.
Sessizliğin ortasındayım ve düşünüyorum, gideceğimiz çok yol ve öğreneceğimiz çok çok şey var daha. Asım Beşikci ( Bu ve benzeri konulara meraklıysanız Herkes İçin Bilimde Yanıtsız Sorular Kanıtsız Yanıtlar kitabımı okuyabilirsiniz)
Yorum yok