Öğrenmek
Her şeyde olduğu gibi sürekli bir değişim dönüşüm içindeyiz. Evrende canlı, cansız her şeyde değişmeyen tek Kural değişim dönüşümdür kuşkusuz bu çok doğaldır; toplum, toplumun gereksinimleri, bilim ve teknoloji gelişirken birçok şey işlevini kaybeder eskir ve yerine yenisini bırakır bu bir zorunluluktur. Canlıları düşündüğümüzde de tüm canlılar yeni koşullara, yeni durumlara göre değişirler uyumlu duruma dönüşmeye çalışırlar bunu başaranlar yollarına devam ederken başaramayanlar yok olurlar. Tüm yeniler eskinin birikimi üzerinde inşa edilir, her yeni denilen yoktan var olup ortaya çıkmaz, bir sürecin birçok eskinin sonucunda oluşur, sıçramalı biçimde de olsa bu böyledir.
Tüm değişimler yenilikler zorunlu yöne doğru olmaktadır. Bizler yani düşünebilen, kurgulayabilen, öngörebilen, bilinci olan canlılar var olabilmek için kavrama, bilgilenme, öğrenme sürecinde olmak zorundadır. Bizim dışımızda maddi olan somut dünyayı beynimizle soyut kavramlara, düşünceye dönüştürürüz.
“Ayrıca bizim dışımızdaki somut dünya olarak tanımlanan şey bize göredir, Bizim dışımızdaki diğer canlı türlerinde ise farklıdır çünkü onlar farklı biçimde görüp, duyup, koku alırlar yani gerçeklerimiz aynı değildir. Köpekler, karıncalar, arılar, kelebekler, kuşlar, sürüngenler hepsi başka biçimde görür, başka sesleri duyar ve başka kokuları alırlar. Onların tanımladığı Dünya ile bizim tanımladığımız dünya farklı biçimlerde, farklı renk ve kokulardadır. Hangisi gerçektir sorusu yanıtsız dır çünkü hepsinin gerçeği farklıdır.
Şöyle çevremize bir bakalım; yanında nokta gibi kaldığımız yapılar ve gene ulaşılmaz uzaklıkları görebiliyor, duyabiliyoruz ve hatta maddenin içlerinde sonsuz küçüklere kadar gidip oralara bakabiliyoruz. Tüm bunları yaklaşık bir buçuk kilogram ağırlığında olan beynimiz sağlıyor, hayal ediyor, hesaplıyor, kurguluyor, , planlıyor, yapıyor, yaptırıyor. Kafatası denilen kemiklerin içinde hapis gibi hayır aslında muhafaza altına almış kendini ve oradan yönetiyor… işte işin can alıcı noktası somut-soyut a nasıl dönüşüyor; zihin, bilinç, benlik ve farkındalık düşüncesi nasıl oluyor?” Herkes İçin Bilimde Yanıtsız Sorular Kanıtsız Yanıtlar kitabımdan.
En çok bilgi taşıyan şey ışıktır hani hem dalga hem de parçacık olduğunu bildiğimiz daha doğrusu bildiğimizi sandığımız ışık. Evrenin derinliklerini, evrendeki her şeyi ister makrokozmos ister mikrokozmos olsun hep ışık sayesinde öğreniriz bilgileri o taşır. Atomları, atomaltı parçacıkları, yıldızları, gökadaları var olan her şeyden bilgiyi o taşır; maddenin kendisi tarafından yayılan (emisyon) ve madde tarafından tutulan, emilen (absorbe) işlemleri bize bilgi verir, bilgi iletir.
Tüm bu bilgilerimiz sürekli yenilenmekte her bilgi başka bir sorunun kapısını açmaktadır, her bilgi bir öncekini ya doğrulamakta ya da yanlışlamaktadır. Sürekli merak ediyoruz sorguluyoruz bilmeye ve öğrenmeye çalışıyoruz. Öğrenmek bilmeye çalışmak mutluluktur. Asım Beşikci
Yorum yok