Günümüz ve Savaş Üzerine Küçük Bir Değerlendirme
Günümüzde dünyada en etkin Savaş örgütü NATO ‘dur. NATO (North Atlantic Treaty Organization) Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü 4 Nisan 1949 yılında ABD ve Birleşik Krallığın öncülüğünde 12 devlet tarafından kuruldu ve şu anda üye sayısı 30’dur. Türkiye 1952 yılında bu örgüte girdi. (Kore ‘de 712 askerimizin ölümü, 175 askerimizin kayıp ve 234 askerimizin de esir olmasının karşılığı) NATO’nun merkezi Brüksel’dedir ve dünyadaki askeri harcamaların %70’inden fazlası NATO’ya aittir. NATO’ya üye ülkeler (GSYİH) gayrisafi yurtiçi hasılalarının %2’sini buna ayırırlar. NATO’da yaklaşık 1300 standartlaştırma antlaşması var yani silah, mühimmat ve her türlü askeri teçhizatın standartlaşması. NATO’dan kim nemalanıyor? Başta ABD olmak üzere tüm silah üreticileri. Şu anda dünyada silahlanmaya ayrılan toplam bütçe 2 trilyon dolara yakın ve şu anda dünyada 42 milyon insan açlıktan ölmek üzeredir. Birleşmiş Milletler gıda ve tarım Örgütü FAO açlıkla mücadele için 1,06 milyar dolara ihtiyaç var diyor. Yani silahlara ayrılan paralarla dünyada açlığa son verilebilir.
NATO’nun asıl amacı ise emperyalist kapitalist sistemin dünyada bekçiliğini yapmaktır. 1949 yılında Avrupa’nın güvenliği için kurulduğu söylenen NATO’ya o yıllarda Sovyetler Birliği başvuruda bulunuyor, eğer bu güvenlik söz konusu ise biz de NATO’ya girelim bizi de alın diyor, fakat bu istek reddediliyor neden çünkü asıl amaç emperyalist kapitalist sistemin bekçiliği ve sosyalizmin yok edilmesi olduğundan ki Sovyetler Birliği’nin uyguladığı sistemin ne tür bir sosyalizm olduğu da ayrı bir yazı konusudur.
9 Mayıs 1955’de Batı Almanya NATO’ya girince ve de Sovyetler Birliği NATO’ya alınmadığından 14 Mayıs 1955 tarihinde Sovyetler Birliği, Macaristan, Çekoslovakya, Polonya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Doğu Almanya ile birlikte Varşova Paktını kuruyor, iki kutuplu dünyanın tescili yapılmış oluyor. 26 Aralık 1991’de Sovyetler Birliği dağıldıktan “sosyalist” sistemler ortadan kalktıktan sonra 1 Temmuz 1991’de Varşova Paktı da dağıldı ama NATO varlığını sürdürmeye devam ediyor. NATO neden var? Amerikan emperyalizminin dünyayı sömürmesi için var, Avrupa Birliği kurulduktan sonra Avrupa Birliği’nin kendi ortak silahlı kuvvetlerini kurdurmamak için var. ABD’nin dünya egemenliğine karşı, tek kutuplu dünyaya karşı yeni bir kutup (Rusya – Çin gibi) oluşmaması için var. ABD, Rusya’yı ve Çin’i kuşatmak istiyor; yeşil kuşak projesi, Büyük Ortadoğu projesi ( bizim cumhurbaşkanımız da onun eş başkanıydı!?) gibi projelerle devletleri bölme ve istikrarsızlaştırma çalışmaları Suriye’de, Afganistan’da, Libya’ da görülmektedir.
1950’li yıllarda ABD ülkemizdeki üslerine nükleer silahlar stoklamıştı. ABD üslerine Türk subaylarının girmesi ancak onların izniyle oluyor yani NATO görüntüsü ile yarı işgal altındayız. Ülkemizdeki nükleer silahları Küba krizinde öğrendik yani Sovyetler Birliği’nin açıklamalarıyla ülkemizin nükleer hedef olduğunu öğrendik ve o günlerde İsmet İnönü’nün şu sözü önemlidir “Yeni Bir Dünya kurulur biz de orada yerimizi alırız” yani bağlantısızlar yani o zaman NATO ve Varşova Paktı dışında olanlar.
İlginç olan şu; kendini “sosyalist” kabul eden Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra ortaya çıkan devletlerin doğuda olanlarının ki buna Rusya’da dahildir tümü çağımızda genel kabul gören demokrasilerle bile benzerliği olmayan otoriter çağdışı sistemler ile yönetilmesi. Rusya’da oligarkların diğerlerinde aşiret gibi çadır tipi aile yönetimlerinin olması bu devletlerin vakti zamanında uyguladıklarının sosyalizm olmadığının da en güçlü kanıtıdır.
Rusya’yı kuşatmak isteyen NATO ve batı dünyası eski Sovyetler Birliği’ne bağlı devletleri birer birer NATO’ya alarak Rusya’yı kıskaca almak istiyor işte Ukrayna savaşı da bunun sonucudur. Ukrayna’nın NATO ‘ya girmesi demek Rusya’yı iyice sıkıştırmak oluyordu. Kuşkusuz her bağımsız devlet kendi kararını kendi alır istediği ile işbirliği yapar istediği örgüte girer ancak; demokrasinin yalnızca sandığa gidip oy verildiği sanılan ve o sandıkların bile her türlü hileye açık olduğu ülkelerde bu işler daha da karışık işliyor.
Özetle Ukrayna NATO’nun batının oyununa geldi ve Rusya da demokrasi dışı otoriter yönetimi ile askeri çözüm aradı ve bu durum binlerce masum insanın, emir altındaki binlerce gencecik askerin ölmesi ile sonuçlanacak. Ama bunun karşılığında silah üreticilerinin, sanayicilerinin kazanacağı çok açıktır, emperyalist kapitalist dünya sisteminin egemenliğini sürdüreceği de çok açıktır. Fakat çözüm vardır; çözüm tüm halkların barış içinde olduğu, kimsenin kimseyi sömürmediği, emeğin en yüce değer olduğu doğayla uyumlu yeni bir yol, yeni bir sistem yani herkesten yeteneğine göre isteyen ve herkese emeğine göre veren bir düzen. Her zaman umut var, yaşam varsa umut vardır. Savaşsız, sömürüsüz doğayı koruyan yeni bir dünya umuduyla. Asım Beşikci
Yorum yok