Bilgi

Bilgi

Bilgi nedir diye düşündüğümüzde;

– Bilgi insanın kendisini ve çevresini anlamasını şekillendiren zihinsel süreçtir. Bilginin tanımı kullanıldığı alana ve bakış açılarına göre değişiklik göstermektedir. Bilgi felsefesinde subje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü ürüne denir. (Wikipedia)

– “İnsan aklının alabileceği gerçek olgu ve ilkelerin tümüne verilen addır.”

– “Bir konu ya da iş konusunda öğrenilen ya da öğretilen şeydir.”

– “Bilgi; öğrenme, araştırma veya gözlem sonucu elde edilen doğrulara ve ilkelere verilen ortak bir ad olarak tanımlanmaktadır.

– Bilgisayar makinaları için bilgi Merriam Webster’de şöyle tanımlanıyor; “özel etkiler yaratan bir şeyin (DNA’daki nükleotidler ya da bir bilgisayar programındaki ikili rakamlar gibi) iki veya daha fazla alternatif dizisinden ya da düzeninden biriyle iletildiği içsel düzenek” (Edward Ashford Lee’nin Dijital Ruh kitabından)

Evrendeki her şey bilgi taşır; ışık, ısı, ses gibi şeyler de dışarıdan bize bilgi iletirler; tüm bu iletiler, sinyaller beynimizde, zihnimizde çözümlenir (şimdiki bilgilere göre öyle sanılıyor), parçalara ayrılır, bütünleştirilir, ilişkilendirilir ve bir çok işlemden sonra kavramlar oluşturulup bilmek, anlamak öğrenmek eylemi ortaya çıkar. Ne kadar değişik yerlerden farklı sinyaller gelirse o kadar çok zengin bilgi akışı olur ve o kadar sağlıklı fikirler oluşur.

Bilgilenmek aslında anlamak kavramak değildir ama bilgilenmelerin sonucunda bilmek, bilmelerin sonucunda da anlamak oluşur. Tüm canlılara dışarıdan içeriye doğru sinyal, veri akışı olur bunlar da bilgidir. Bu işlemler tek hücreli canlılarda veya çok hücreli canlıların tek tek hücrelerinde de olur. Dışarıdan gelen bu veriler bilgidir ya da bilgi taşır ve bunlar değerlendirilerek onlara anlam kazandırılır. Bilgi akışı çift yönlüdür; dışarıdan içeriye olduğu gibi içeriden dışarıya da olur ve de bilgi işleyen her canlı; ister tek hücreli, ister çok hücreli olsun bir tür akıl veya bir tür zekâ taşır.

Bunları şunun için yazıyorum; Uğur Mumcu’nun hepimizin bildiği sözü vardır ” bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” çoğu kez böyle yapılıyor ve insanlar genellikle bir yerlere, bir şeylere aidiyet duygusu duyup o yerler ve o şeylerle organik bağlar kurarlar; bu din olur, dinlerin bir mezhebi veya tarikatı olur, bir siyasal parti olur, bir ideoloji olur, bir örgüt olur. Bakış açımız, bilgilenmemiz, değerlendirmelerimiz hep kendimizi mensubu hissettiğimiz yerlere göre olur. İşte bu bir eksikliktir çünkü oralardan gelen bilgilere eleştirel akılla bakmamızı engeller tek yönlü olan bu durum; dar açıdan bakmak, ufku daraltmaktır. Hiç bir bilgi kaynağı kişi olsun, kitap olsun kutsal değildir ve her bilgiye akıl gözüyle eleştirel bakılmalıdır. Düşünün ki insan yalnızca kendi gözüne güvense; 130 megapiksel bir kamera gibi olan gözümüz 380-760 nanometre dalga boyları arasındaki renkleri görebildiğimizden o kadarını biliyoruz bu da kocaman ışık renk skalasında minicik bir bölgedir.

Ne kadar çok değişik kaynaklardan bilgilenirsek doğruya o kadar çok yaklaşırız. Kuşkusuz doğru nedir o da ayrı bir konudur; kime göre, neye göre doğru, kimin doğrusu da diyebilirsiniz.

Evet bilgi değerlidir ama bilgi kaynaklarını çeşitlendirmek, gelen bilgilere eleştirel akılla bakmak, akıl gözüyle incelemek daha değerlidir, çok daha önemlidir. Okuduğunuz kitapları, makaleleri, yazıları kimin yazdığına değil ne yazdığına bakmalıyız (kişilerin kişilikleri de önemlidir kuşkusuz) ve de hiç kimseyi, hiç bir kitabı, hiç bir yazıyı kutsallaştırmamalıyız. Kutsallık dinde olur, bilgide ve bilimde değil.

Sevgilerimle Asım Beşikci

Yazar Hakkında

Asım Beşikci

Yorum yok

Cevaplayın