Eğitim ve Üniversiteler
Değerli dostlar; hiçbir yurttaş Cumhurbaşkanı gibi, hükümet gibi, yönetim gibi, yöneticiler gibi düşünmek zorunda değildir; her yurttaşın kendi düşüncelerini, görüşlerini açıklama hakkı olduğu gibi, cumhurbaşkanlarının, hükümetlerin yaptıklarını beğenmeme ve eleştirme hakkına da sahiptir. Ayrıca gösteri ve yürüyüşler de izle tabi değildir, anayasal haktır, ancak gösteri ve yürüyüşün yapılacağı yer ve zamanı yöneticilere bildirilir. Bu bildirim izin almak için değil bilgilendirme içindir.
Pandemi gerekçe gösterilerek gösteri ve yürüyüşler, basın toplantısı açıklamaları engellenirken; iktidar olan partinin seçim toplantılarının en geniş katılımla yapılmasını övünçle karşılayanlar, anayasanın eşitlik ilkesine de, temel haklarına da aykırı davranmaktadırlar. Tabii ki ülkemizde anayasaya ne kadar uyuluyor o da ayrı bir konudur, öyle bir ülke düşünün ki yargısı bile anayasa uymuyor.
Bir ülkenin en önemli sermayesi, en önemli serveti yetişmiş insan kaynağıdır; bilim ve bilgiyle donatılmış, çağın ve hatta çağının ilerisinin öngörülerini yapabilen, bilgi ve kültür düzeyinde ve de bunları içselleştirmiş olan insandır.
Böyle niteliklere sahip insanların yetişmesi, eğitimi önce ailesinden başlar ve bu eğitim öğretim okuduğu okullarda sürdürülür. Cumhuriyetimizin kurucusu ve o kurucu felsefe bunun bilincinde olduğu için ve de Osmanlı’dan miras %1 civarında okur yazar ki yalnızca okuyup yazan anlamında yoksa okuduğunu yorumlayabilen de değil bir toplumu, bilim ve fenin gösterdiği doprultuda ve çağın da ilerisine taşıyabilecek hedefler için işe eğitim öğretimle başladı ve bunlara paralel olarak tarımı, sanayii geliştirecek planları yapıp uyguladı.
Eğitim ve öğretim son yirmi yılda Osmanlı’nın düzeyine geriletilmeye çalışılıyor; cumhuriyetin ilk yıllarında bilimi, bilgiyi, teknolojiyi ilke ve temel yaparak mayalanan hamurun bozulması için çok uğraşılıyor. Fen liseleri, Anadolu liseleri yok edildi, işlevsiz bırakıldı, İmam Hatip liselerine dönüştürüldü, adı üniversite olan medreseden farksız “üniversite”ler ülkemizin her yerinde açıldı bu durum donanımlı insan değil diplomalı insan demektir. Doğru eğitim ve öğretim; eleştirel bakmayı, akıl yürütmeyi, düşünmeyi öğretir. Çağ dışı eğitim ise; ezberciliği, itaatı, itiraz etmeyip kabul etmeyi öğretir. Bu açıdan bakıldığında üniversitelerin özgür düşünce ortamı oluşturan, yeni fikirler üreten, sorgulayan, araştıran, eleştiren yerler olması gerekir.
Ülkemizde Boğaziçi üniversitesine rektör atanmasıyla gündeme gelen konunun özü aslında budur. Mevcut yönetim ki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen bu garabet ki aslında ne olduğu belli tek adam yönetimi, bu sistem ve onun uygulayıcıları biat esasıyla yetiştiklerinden, her şeye dinsel açıdan (dinin ticareti olarak) baktıklarından üniversiteleri medreseye dönüştürmek, laik sistemi yok etmek istemektedirler. Dinsel bakışlı eğitimde şüpheye yer olmaz, eleştirel bakamazsın, sorgulayamazsın, karşıt düşünceler, farklı düşünceler öneremezsin, söyleneni kabul etmeme hakkın yoktur. İşte bunlar da gerçek üniversitelerin özüne aykırıdır. Bilim yapılan yerler, okullar, üniversiteler; şüpheyle bakmayı, eleştirmeyi, yeni şeyler katmayı, başka kurgular, savlar önermeyi yapabilen, yaşatan ve uygulayan yerlerdir. Üniversiteler değişik düşüncelerin bir arada olduğu, öğretildiği yerler olmalıdır.
Bilimin temeli yanlışlanabilir olmasıdır; yeni bilgiler, yeni şeyler kanıtlanınca eskisinin terkedilip yerine yenisinin konmasıdır. Bu nedenle üniversiteler dinamik olmak zorundadır, statik değil.
Boğaziçi Üniversitesine rektör atanmasıyla yapılan tartışmaların gerçek özü budur. Okullar, üniversiteler; biatçı, duruk düşünceli, ezberci, kabullenen, onaylayan insanlar mı yetiştirmeli, yoksa aklı bilimi rehber edinen, dinamik, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı, harmanlandığı, eleştirel akılla bakan, itiraz edebilen, yeni fikirler üreten, geleceği öngören insanlar mı yetiştirmeli? Yani karanlıkla aydınlığın mücadelesi sürüyor. Biz aydınlıktan yanayız ve tarih bize göstermiştir ki sonunda her zaman aydınlık kazanmıştır. Evet biz aydınlıktan yanayız.
Sevgilerimle Asım Beşikci
Yorum yok