Homo Sapiens’in Evrimi
Değerli dostlar:
Milyarlarca yılda dünyanın iklimi birçok kez değişikliğe uğradı ve milyonlarca yıl süren değişiklikler nedeniyle dünyamızda birçok canlı türü egemen olmuş, birçok canlı türü de yok olmuştur. Mevcut koşullara uyum sağlayamayan, kendini dönüştüremeyen canlı türü yok olurken iklim ve coğrafi koşullara göre evrilenler yaşamlarını sürdürmüştür. İnsanoğlunun yani homo sapiensin tür olarak egemenliği en çok birkaç yüz bin yıldır. Bu süre diğer dönemlerle kıyaslandığında küçük bir zaman dilimidir. İnsana gelene kadar var olan ve bugün de insanın dışındaki diğer canlılar edilgendir; yalnızca insan gelişmiş beyni, oluşturduğu aletlerle, bu aletleri kendinin uzantısı olarak, uzvu gibi kullanarak doğada etken olan tek canlı türüdür. Çünkü diğer canlılar ortama uymaya çalışıp, ortama uygun evrilirken; yalnızca insan ortamı kendine uygun duruma dönüştüren canlıdır. Alet yapan hayvan olan insan doğada etken ve büyük ölçüde de diğer canlılara egemen olmuştur. Mini canlılara (mikroorganizmalara) egemenliğini ise kuramamıştır. Tek hücreli olan mini canlılar çok çabuk mutasyon yapmakta, yani evrim geçirmekte, böylece türlerinin sürekliliğini daha rahatça sağlamaktadırlar. Onların evrimini şuna benzetebiliriz: çok hücreli canlılar ağır vasıta gibi hareketleri yani evrimleri daha yavaş yavaş, mini canlılar küçük otomobiller gibi manevraları, hızları yani mutasyonları, evrimleri daha hızlı.
Homo Sapiens doğaya ve diğer canlılara egemen oldu, kendini doğanın parçası değil, doğanın efendisi olduğunu sanmaya başladı. Kuşkusuz burada şu ayrıntıyı da kaçırmayalım; bu söylenen tüm insanlar için geçerli değil, bunları yapanlar; kârları ve kendi çıkarları için bir dünya sistemi kuranlardır. Yalnız doğaya ve diğer canlı türlerine karşı değil, kendi türünden olanlara, yani diğer insanlara karşı da acımasız bir egemenlik kuran bu bir avuç azınlık tüm dünyanın ekolojik dengelerini bozup, dağlarını, sularını, ormanlarını, atmosferini kirletip aslında kendi sonunu da hazırlamaktadır. İnsanlık tarihine şöyle bir bakarsak:
– Afrika’dan İlk çıkış 1 850 000 yıl önce
– Ateşin bulunuşu 1 100 000 yıl önce
– Giysi giymek 800 000 yıl önce
– Pişirme 600 000 yıl önce
– Ölü gömme 120 000 yıl önce
– Ok ve yay kullanımı 45 000 yıl önce
– Homo Sapiens 40 000 yıl önce
– Yerleşik yaşam 12 000 yıl önce
– Besin üretimi, çiftçilik MÖ 7500
– Sulu tarım MÖ 5000
– Kalabalık kentler MÖ 4500
– Kent devleti MÖ 3000
– Büyük devletler Hitit, Babil, Mısır MÖ 2000
– Homo Sapiens’in sonu veya Cyborg insana geçiş??
?? Çok uzak olduğunu sanmıyorum belki de 22.yüzyıl gelmeden olabilir.
Kültür toplumsal genel zekâyı temsil eder, onun ürünüdür ve bir kaç yüz bin yıldır üst üste koyup biriktirdiği bu birikimin yok olması tehlikesiyle karşı karşıyadır, tehlikenin farkında olmalıyız. Dünyanın kaynaklarını ve diğer insanları acımasızca sömüren, kendilerini tüm dünyanın egemeni yerine koyan bu bir avuç azınlığa karşı tüm dünyada örgütlü bir mücadele gerekmektedir. Ülkemize gelince; İlk önce her şeyde etken olmaya çalışan ve beyinlerde virüs işleri gören bu varoş kültürünü dönüştürmeliyiz, bilimin ve irdeleyen aklın öncülüğünü oluşturmalıyız. Kimse gücünü küçümsemesin ve her şey bir adımla başlar.
Bir de şunları merak ediyorum:
– Yunanistan sınırına yığdığımız göçmenler ne oldu? Neredeler?
– Libya’ya giden asker, sivil yurttaşlarımız ne durumda
– Suriye’deki gözlem noktalarımız yerinde mi? İdlib’de durum nedir?
Oralardan hiç haber alamıyoruz, gündemden neden bu kadar hızlı silindirler. Covid-19 oralarda etkili mi? Yalnızca merak etmiştim.
Sevgilerimle Asım Beşikci
Yorum yok