Geleceğe Bakış
Değerli dostlar, teknoloji bizi nereye götürüyor? İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor? Yakın gelecek nasıl olacak? Yakın gelecekte neler olacak? Konulara özet olarak değinip bu sorulara yanıt bulabilmek için geleceğe yönelik bir bakış açısı sunmak ve bazı öngörülerde bulunmak istiyorum:
İlk bilgisayarların ortaya çıkışından sonra çok şey değişti hele internetle birlikte değişim çok kısa zaman diliminde ve çok hızlı biçimde gerçekleşti. Teknoloji üstel bir hızla, logaritmik bir büyümeyle katlamalı olarak gelişiyor. Bu gelişmeler yaşamımızı kolaylaştırıyor, hayatımızı değiştiriyor. Bu değişiklikler bizi de değiştirip dönüştürüyor. Olumlu yönde olduğunu sandığımız bu değişiklikler olağanüstü riskleri ve tehlikeleri de içeriyor.
Hesap makinaları çıktıktan sonra çoğumuz elle hesap yapmamaya başladık ve giderekten gelecekte çarpma, bölme işlemlerini yapamaz duruma geleceğiz, daha şimdiden karekök almak unutuldu bile. Google haritalarıyla yol buluyoruz, adres buluyoruz ve beynimizin bu konularla ilgili bağlantıları köreliyor, işlevini kaybediyor. Yani beynimizin network ağı sekteye uğruyor, beynimiz geriye gidiyor.
İnternette her türlü bilgi elimizin altında bu güzel bir şey ama doğru bilgiye nereden ulaşırım da önemli. Artık nesnelerin interneti var; bulut teknolojisi ile nesneler birbirine bağlandı ve bu sayede yaşamımızı kolaylaştıran pek çok buluş hizmetimize girdi. Uber gibi taksi çağırma teknolojisi bir çok taksiciyi de işsiz bıraktı. Nesnelerin internetiyle telefonumuzla siparişler veriyor, banka havaleleri yapıyoruz. Yüzyüze görüşmelerin yerini Skype, WhatsApp ile yapılan sanal görüşmeler alıyor. Netflix, Hulu, Viaplay, Spotify, YouTube yaşamımıza girip, hayatımızı kolaylaştıran uygulamalar oluyor. Ayrıca digital sekreterlerimiz var; Apple’ın Siri’si, Microsoft’un Corona’sı, Facebook’un M’i, IPSoft’un Amelia’sı var karşılıklı konuşmalarımızla bizim yerimize işlerimizi görüyorlar ve daha sonraki yıllarda bizi onlar temsil edecek ve de bizim yerimizi alacaklar; siparişlerinizi bize sormadan verecek, biletlerinizi alacak ve giderekten biz olacaklar, biz ise sembolik bir varlık durumuna düşeceğiz.
Algoritmalar bizim alışkanlıklarımızı, isteklerimizi, düşünebileceklerimizi önceden bilip buna göre işlem yapıyorlar. İnternette bir reklamı baksanız daha sonra o konudaki reklamlar sürekli önünüze geliyor. Yani biz internette gezinirken bizim her şeyimizi öğreniyorlar ve bize göre sunumlar yapıyorlar daha sonra onların istediği biçimde yönlendirileceğiz ve neyin gerçek, neyin sanal olduğunu bilemeyeceğimiz noktaya getirileceğiz, onların kontrolü altında olacağız ama bunu bilemeyeceğiz. Siri, Amelia bizim adımıza iş yaparken bizim yerimizi alacaklar ve giderekten biz kaybolacağız.
Şoförsüz arabalar, pilotsuz hava araçları nesnelerin internetiyle şimdikilerin yerini alacak, şoförlük, pilotluk gibi meslekler ortadan kalkacak işsizler ordusuna her gün yenileri eklenecek. Bugün bile dronlarla kargo taşımacılığı yapılıyor.
İnsanların%95’inin IQ’su 70-130 arasındadır ve şu anda bile IQ’su 500 olan Yapay Zekâ var. Bir de bunun 50 000 olanını düşünün. DeepBlue bilgisayarı dünya şampiyonu satranççıları yeniyor, AlphaGo adlı bilgisayar dünyanın en iyi go oyuncularını yeniyor ve de AlphaGo bunu kendi kendini programlayarak becerdi. Yapay Zekâlar bulut teknolojisi ile birbirlerine bağlanıp ilişki kuruyorlar, giderekten bilinç sahibi olabilirler mi? Bunu bilmiyoruz çünkü bilinç nedir onu henüz çözemedik.
Bilim ve teknolojinin bu gelişimiyle oluşan artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, simülasyonlar homo sapiens’in beynindeki gerçeğin(!) yerini alıyor. Chip’ lerle, beyin- bilgisayar arayüzleriyle beynimizde bilgisayarları bütünleşik duruma getiriyorlar, genlerimize istedikleri gibi eklemeler, çıkartmalar yapabiliyorlar. Homo sapiens’in yerini yavaş yavaş cyborglar yani yarı makina yarı canlılar almaya başlayacak ve gelecekte insanlara ihtiyaç duyulmayacak ve belki de evcil hayvan durumuna düşeceğiz. Bir kısmının ya bu teknolojiyi elinde bulunduranlarca yönlendirilen yarı makina yarı canlılar olacağız veya evcil hayvan durumuna düşeceğiz ve de çoğumuz imha edileceğiz. Savaşlarda asker olarak kullanılmak için robot ordular bugünden üretilmeye başlandı, prototipleri deniyorlar.
Tüm bu teknolojik gelişmelerin hukuksal, ahlâkî hiç bir altyapısı yok ve kârdan başka bir şey düşünmeyen dünyaya egemen bir avuç azınlık bu teknoloji ve bilgilere sahip olarak egemenliğini sürdürürse süreç içinde milyarlarca insana ihtiyacı kalmayacaktır, işsiz milyarlarca insan onlar için işe yaramayan lüzumsuz bir yük olacaktır.
İşte bu kadar risk varken; bilgi, bilim, teknoloji bir avuç azınlığın tekeline bırakılabilir mi?
Ya bu azınlığın kölesi veya evcil hayvanı durumunda kalıp giderekten yok olacağız ya da insanlık olarak buna bir çözüm bulacağız.
Sevgilerimle Asım Beşikci
Yorum yok